Uçurumun kenarındaydı yine, öyle adlandırıyordu o burayı. Bir apartmanın yerden 27 kat yüksekteki penceresi... Uçurumun kenarına ilk gelişini hatırlamıştı yine, gerçek bir uçurumdu. Bundan 6 uçurum öncesiydi, dibi gözükmeyen, belki de olmayan, hiçbir sesin yükselmediği, karanlık bir yer. Atlamak için gelmesine rağmen o karanlık, sonsuzluk, yokluk atlamamasını haykırıyordu. Sanki oraya atlarsa hiç dibe ulaşamayacaktı, hep o karanlığın içinde düşecek, düşecek ve düşecekti. Oradaki sessizliğin içinde kaybolacak, dibe ulaşsa bile hiçbir ses çıkmayacaktı. Ölmekten değil de oraya atlamaktan korkmuştu. Ama şimdi dibinde bir sürü karıncanın dolaştığı, bir sürü minyatür arabanın gezindiği uçurum onu cesaretlendiriyordu.
Cebinden bir paket sigara çıkarttı, son sigarayı düşerken içmek istemişti her denemesinde, ama hiç atlayamamıştı. Kibrit kutusunu çıkarttı cebinden bu sefer. Tabancaya sürülmüş mermiler olarak görüyordu onları. Onu, koruduğu şehri seyreden bir süper kahraman gibi gösteren rüzgara rağmen kibriti yakmaya çalıştı. Kibrit alev aldı ve söndü. Kibritlerden nefret ederdi ama yine de sadece onlarla yakardı sigarasını. Yanmayan kibritler hayatının metaforuydu.
7. denemesinde yakmayı başardığı sigarayı tam sigarasının ucuna götürüyordu ki yanında duran pencereden bir ses geldi. Kibrit söndü, nefesini tuttu, sigara yanmadı ve bir adam pencerede göründü. Adam da onun gibi ayaklarını pencereden aşağı sarkıtarak oturdu pervaza. Ona baktı, ve bir tane sigara istedi.
-Bir tane de bana verir misin?
+...
-Sana diyorum, duymuyor musun yoksa? Yeni açmadın mı paketi? Elbet kalan on dokuzun içinde bana verebileceğin bir tane vardır.
+...
-Niye konuşmuyorsun? Bu arada teşekkür ederim. Burası sigarasız hiç güzel olmuyor değil mi?
+Niye çıktın buraya?
-Sen neden çıktın?
+Önce ben sordum. Ayrıca sonradan gelen sensin.
-Hemen sıkı fıkı olduk desene, ne o öyle çocuklar gibi?
+...
-Tamam, Kızarmana gerek yok.
+Kızarmadım ki, neyse yak sigaranı da sus.
-Sen o kibritlerle, bu rüzgarda yakabilecek misin sigaranı? Çakmağımı verebilirim.
+Teşekkür ederim, gerek yok. Kibritleri seviyorum ben.
-İşe yaramasa da mı?
+Özellikle bir işe yaramadığı için seviyorum
-O yüzden mi buradasın? Kibritler bir işe yaramadığı için mi?
+Sayılır. Peki ya sen?
-Çakmak olabilir miyim diye düşündüm?
+Kibrite gerek duyulmamasını sağlamak mı istiyorsun?
-Hayır, işe yaramak istiyorum.
+O zaman ver çakmağını.
-Sigara içmek yakışıyor sana.
+Bunu söyleyen ilk insansın.
-Bunu söyleyen başka canlılar tanımışsın gibi söyledin "ilk insansın".
+Dedim ya kibritler bir işe yaramaz, yaramadıkları gibi etrafa kötü koku yaylar. Etrafındaki insanlar bir süre sonra orada olamaz ya da insanlıklarını kaybeder.
-Kibritin işe yaramadığı zamanı görmediğim için mi "insan" olmaya devam ediyorum
+Evet
-Ama çakmaklar öyle değildir, değil mi?
+Hayır değildir, onlar işlerini düzgünce yapar. Hatta yapmadan önce ufak bir kıvılcım, minik bir ses çıkartırlar, insanlar fark eder onları ve onların yanına gider. Sinekler gibi üşüşürler...
-Çakmaklarda kokuşmuş bir leşten farksız o zaman?
+Sayılır, bir tane daha sigara ister misin?
-Yok, sağ ol benim var.
+Kokuşmuş.
-Sana aldığımı geri verecektim ama hakkını kaybettin.
+Problem o değil, beni kandırman...
-İyi bir şey için olsa bile mi?
+İyi bir şey için olsa bile. Çakmakların neden koktuklarını anladın mı?
-İyi bir şey için bile olsa, kötü bir şey yapmaları mı?
+Aynen, çakmakların o ufacık taşları bittiğinde, etrafa sadece gaz yayarlar, içlerindeki o iğrenç kokuyu belli ederler.
-Takke düştü kel göründü...
+Ne yapıyorsun?
-Kibrit, çakmak ayırmadan karıncaları eziyorum.
+Ya aralarında iyi biri varsa?
-Var mı öyle biri sence?
+Kim olarak baktığıma bağlı.
-Elinde çakmak taşı yoksa karşındaki kötü oluyor o zaman? Biraz adaletsizlik olmuyor mu bu?
+O zaman kimse iyi değil?
-Ne duruyorsun, bana katıl bak çok eğlenceli, karınca ezmek.
+Arabalarla oynayacağım ben.
-Bak şuradaki biz konuştuğumuzdan beri orada bekliyor.
+Neyi bekliyor sence?
-İhtiyacı olanı...
+Biraz fazla politik bir cevap olmadı mı?
-Birazda spesifik bir şey istiyorsan: bu gece sevişeceği kadını bekliyordur, bu gece karnını doyurabileceği kadar para konmasını bekliyordur ya da geçmişini unutturacak kadar alkol almasını sağlayacak parayı...
+İhtiyacı olanı...
-Ben ne dedim?
+Peki sen o adamdan daha uzun süredir burada duruyorsun? Bu kadar ihtiyaç duyduğun şey ne? Sen de mi bu gece sevişeceğin kadını bekliyorsun. Eğer öyle bir niyetin varsa, şu aşağıdan geçen var ya o sana yardımcı olur? Ama kadınlar bekletilmekten hoşlanmazlar, o yüzden en kısa yoldan buradan atlayarak in yanına.
-Son sigaranı yaktığında ne yapacağını merak etmiştim. Merakımı gidermek için burada bekliyorum.
+Neden merak ediyorsun bunu?
-Genelde bu kadar yüksek bir binanın en üst katındaki bir pencereden biri ayaklarını sarkıtıyor ise aklında tek bir şey vardır: aşağı inen en kısa yolu seçmek. Aşağıda yapacak bir şeyi unutmuştur belki ve asansörü beklemekle vakit harcamak istemez. Acelesi olan insanlar en kısa olan yolu seçer, doğru olan yolu değil. Ayrıca acelesi olan bu insanlar yeni bir paket sigara almak için bir büfeye gitmek gibi zaman kaybını göze almazlar. Hele kibrit gibi işe yaramaz bir vakit kaybını yanlarına almazlar.
+Ceplerinde onlar varken acele etmeleri gerekirse?
-Benim gibi tanımadığı biriyle konuşma zahmetine katlanmazlardı.
+Ben aceleci biri değil miyim?
-Hayır, değilsin. Sen sadece meraklı birisin. Benim gibi meraklı birisisin. Ama başarılı bir meraklı değilsin. Bu yüzden kibritsin. Ben ise sana son sigarana kadar sana eşlik edeceğim için başarılı bir meraklıyım. Bu yüzden çakmağım. Her ne kadar sen son sigaranı içtiğinde çakmak taşım bitecek ve içimdeki kokuşmuş gaz ortaya çıkacak.
+Neyi merak ediyorum peki ben?
-Çok eski zamanlarda, belki çağlar önce, belki "sen"ler önce gördüğün bir şey sana bu merakı aşıladı. Öyle bir yerde oldun ki, orada öyle bir şey gördün ki, böyle yüksek bir yerden aşağı bakıyorsun ve orada gördüğüne benzeyip benzemediğini karşılaştırıyorsun. "Sen"ler önce dediğime göre ve sen burada olabildiğine göre merakını gidermek için bir çok kere böyle yerlerde bulundun. Ama merakın hala devam ediyor. Bu da başarısız biri olduğunu kanıtlıyor.
+6 "ben" önce, evet, bir yerde olmuştum ama bir şey görememiştim.
-Öyleyse benim hipotezimi değiştirmem lazım. Bir şey göremediğin için bir merak uyandı sende. Görmediğin şey neye benziyordu? Bunu 6 kere merak ettin. Ama bunun gibi gürültülü bir yer değildi değil mi?
+Hayır değildi?
-Neden ağlıyorsun?
+Pişman olduğum için.
-Merakını en başta gidermediğin, o uçurumdan atlamadığın için mi pişmansın?
+Nereden bildin bir uçurum olduğunu?
-Ben insanları seyrederim, onlar anlatır.
+Ben mi anlattım sana bunları?
-Evet...
+Son sigaraya geldik...
-Hayır senden bir sigara almıştım hatırlıyor musun?
+Almayacağım onu.
-O zaman hiçbir zaman son sigarayı içemeyeceksin.
+Sen de merakını gideremeyeceksin o zaman.
-İki kibrit oluruz o zaman.
+Nasıl bu kadar pozitif oluyorsun?
-Pozitif mi? Az önce insanları eziyordum.
+Ama aralarında iyi biri olduğuna inanmıyordun.
-Son sigarayı almayacağına emin misin?
+Hayır, ama sonunu bana bırak.
-Tamam.
Bir süre ikisi de konuşmadı. Bu şehirde sessizliğe yer yoktu. Sadece aceleciler sessizliğe kavuşuyordu. Bu yüzden onlarda şehrin seslerine kendi cılız seslerini kattılar. Sigaradan çekilen nefesle cızırdayan tütün, içe çekilen duman, geri püskürtülen duman...
+Ne yapıyorsun sonunu bana bırakmanı söylememiş miydim?
Ağzındakinin dışarı çıkmasına izin vermemek için sıkıca kapatmıştı. Ona yaklaştı, yaklaştı. Burunları birbirine değmek üzereydi. Son dumanı, son nefesini ona armağan etmek istemişti. O ise bunu anlamıştı. Gözlerini kapattı, elini tuttu karşısındaki yabancının ve sunduğu teklifi kabul edercesini onu dudaklarından öptü.Adam son nefesini vermek için biraz aceleci davranmıştı. Dudakları ayrıldığında aşağı düşüyordu. Gözlerini açtı ani bir panikle ve düşmediğini gördü. Onun eli tutuyordu hala kendisinin elini, diğer eli ise pencerenin pervazında duruyordu. Zorlanıyordu ama yüzünde ufak bir gülümseme vardı.
+Bu kadar aceleci davrandığının cezasını çekmek ister misin?
-Seni öptüm diye mi?
+Hayır, hayatıma girip bu kadar çabuk çıkabileceğini sandığın için.
-Yukarı çekecek misin?
+Kenara tutun kendin çık. Cezan bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder